Uzm. Psk. Senem Eke
Astım Psikososyal Gelişimi Etkiler mi?
5149

 

Astımın fizyolojik açıklamasına baktığımızda, hava yollarının daralması ile kendini gösteren ve ataklar halinde gelen bir hastalık olduğunu görürüz. Hava yolları, ağız ve burundan başlar, nefes borusuyla devam eder. Nefes borusu akciğerlerde sağ ve sol olmak üzere iki ana dala (bronşa) ayrıldıktan sonra bir ağacın dalları gibi gittikçe incelen dalcıklara bölünür. Bu dalcıkların sonunda da havadan gelen oksijeni kana, kirli kandaki karbondioksitin de havaya geçtiği hava kesecikleri vardır. Astımda hava yollarında mikrobik olmayan bir iltihap bulunur. Bu nedenle hava yolu duvarlarında şişme ve ödem oluşur. Kriz esnasında hava yollarını saran kaslar kasılır, ödem ve şişlik artar, ilerleyen iltihapla birlikte hava yolu duvarı kalınlaşır. Hava yollarındaki salgı bezlerinden kıvamlı bir mukus (balgam) salgılanır. Tüm bunlar hava yollarını önemli ölçüde daraltarak havanın akciğerlere girip çıkmasını engeller. Artan öksürük, nefes darlığı, solukta ıslık, hırıltı veya hışıltı sesi ve göğüste baskı hissiyle kendisini gösterir. Fiziksel muayenede en belirgin bulgu akciğerlerden gelen “hışıltı“ sesidir.

 

            Astım hastalığında vücudun savaş ya da kaç vermesini sağlayan adrenalin hormonu salgılanmaz.  Adrenalin hormonu herhangi bir stres durumunda parasempatik sistemi uyararak bedeni acil tepki vermeye hazırlayan hormondur. Tedavisi olmayan bu hastalığın belirtilerini kontrol altına alabilmek için akut astım krizi sırasında hastalara adrenalin takviyesi yapılmaktadır. Beden adrenalinini üretememekte, doğal olmayan yollardan temin etmektedir.

 

            Astım atağı, hasta tarafından yaşamı tehdit eden bir boğulma şeklinde yaşanır, kişinin nefesi kesilir, soluk soluğa nefes alır ve nefes vermesi zorlaşır. Hava yollarında oluşan spazma yoğun sekresyon (balgam) da eklenir. Kişi, balgamı öksürerek çıkardığında rahatlama yaşar. Bu nöbetler hem kaygı, stres gibi içsel faktörler hem de polen, mite, tüy, koku vs..gibi dışsal faktörler tarafından tetiklenir. Astımlı her hasta akut atak geçirebilir. Akut astım atağının ciddiyeti, hastanın kronik tedavideki basamağıyla ilişkili değildir. Yani hafif astımlı bir hastada bile hayatı tehdit eden ciddi bir atak olabilir. Son yıllarda astım hastalığının yaygınlığı ve ölümcül olma oranı gittikçe artmaktadır. (Karaayvaz ve Çalışkaner, 2003) Astım dünyada 300 milyon, ülkemizde ise 3,5 milyon kişiyi etkilemektedir ve psikosomatik bağlantıların etkili bir örneğini teşkil etmektedir.Astım bahsedildiği üzere fiziksel bir rahatsızlık olmasına karşın atakların birçoğu psikolojik durumlarla tetiklenmektedir. Peki astım hastalığı çocuğun psikososyal gelişimini nasıl etkilemektedir?

 

            Bilindiği üzere psikososyal gelişimin temeli ilk yıllarda anne-çocuk ilişkisiyle atılmaktadır. Bu dönemde yaşanan sorunlar yetişkinlik dönemine de yansımakta, kişilik oluşumunu olumsuz etkileyebilmektedir.

 

            Çocuğa kronik astım teşhisinin konulmasıyla birlikte ebeveynlerin kaygı düzeyi yükselmeye başlar. Yaşam tarzı ve ailesel iç dengelerde değişim gözlenir. Astım ataklarını kontrol altına alabilmek için öncelikle fiziksel şartlarda düzenlemeye gidilir. Ev sürekli dezenfekte edilerek tüm tozlardan arındırılır, evcil hayvanlar evden uzaklaştırılır, sigara içilmesine izin verilmez ve diğer insanların da bu kurallara sıkı sıkıya uyması istenir. Evdeki hijyen koşullarına uymayan mekanlara gidilmez. Bu da öncelikle hem çocuğun hem de ailenin sosyal olarak izole olmasına neden olur.

 

            Evdeki tüm değişiklikler ve kararlar astımlı çocuğun ekseninde döner. Yaşam artık onun koşullarına göre düzenlenmeye başlar. Bu durumdan en çok rahatsız olan tabii ki kardeşlerdir. Hasta kardeşlerine gösterilen özen diğer kardeşlere gösterilmez. Sağlıklı kardeşlerin hem astımlı kardeşe hem de ebeveynlere karşı öfke duymalarına neden olur. Aile içinde kardeş kıskançlığından doğan çatışmalar yaşanmaya başlar. Kardeşler arasındaki dengenin sağlanmasında ebeveynlere büyük rol düşmektedir.

 

            Özellikle anne-çocuk ilişkisi astımlı çocukların psikososyal gelişiminde büyük rol oynar. Yapılan araştırmalarda astımlı çocukların birçoğunun ilerleyen yaşlara rağmen anneleriyle uyudukları, anneye bağımlılık sergiledikleri, annenin aşırı kollama davranışının çocuğun psiko-sosyal gelişimini olumsuz etkilediği tespit edilmiştir. Annenin çocuğa karşı gösterdiği güçlü koruma ve müdahale çocuğun bağımlı davranışlar sergilemesine, anneden ayrılmaya karşı aşırı duyarlı olmasına neden olur.

 

            Annenin aşırı koruyucu davranışları sonucunda astımlı çocuklar ilişkilerini yönetebilmek için hastalıklarını kullanmaya yönelebilmektedir. Aile bireylerinin “kızma”larını, olumsuz duygularını ifade etmelerini engellemek veya istediklerinin gerçekleşmesini sağlamak için hastalığı bir tehdit unsuru olarak kullanabilmektedirler. Aile içinde gelişen bu sağlıksız iletişim ilerleyen yaşlarda okul ve arkadaşlık ilişkilerine de yansır. Sabırsız, engellenmeye tahammülü olmayan çocuk yaşıtlarıyla ve otorite figürleriyle sağlıklı ilişkiler kuramaz. Bu durum ergenlik ve yetişkinlik dönemine de aktarılırsa bağımlı kişilik özellikleri sergilenmesine neden olabilir.

 

            Tüm bunlardan yola çıkarak astımlı çocuk annelerinin çocuklarının bağımsız davranışlarını desteklemeleri, uygun sosyal ortamlarda yer almaları için desteklemeleri, bağımlılığı arttıracak düzenlemelerden (beraber yatmak gibi) kaçınmaları, gerekli ve gereksiz koruma-kollama davranışlarını birbirinden ayırmaları, çocuğun kaygılarını ve olumsuz duygularını dışa vurması için cesaretlendirmeleri gerekmektedir. Çocuğun yaşıtlarıyla beraber bulunacağı, yeni ve sağlıklı sosyal ilişkiler geliştirebileceği yaratıcı drama aktiviteleri, psikososyal gelişimi destekleyen programlar, çocuk psikodraması grupları astımlı çocuğun duygularını ifade edebilmesi, hastalıkla başa çıkabilmesi, sosyal gelişimini güçlendirmesi açısından önerilebilecek yöntemlerdendir.

 

            Ayrıca bir sağlık psikoloğunun eşliğinde ebeveynlerin ve kardeşlerin kronik hastalıkla başa çıkabilme, yaşayacakları sorunlara uygun çözümler üretebilme yetisinin güçlendirilmesi daha sağlıklı ve mutlu bir aile ortamı yaratma açısından önemlidir.

 

            Hepinize sağlıklı günler dilerim.

                 Uzm. Psk. Senem Eke

 

Kaynak: Karaayvaz, M. ve Çalışkaner,Z. (2003) Çocuklarda Akut Astım Atağı Tedavisi GATA Klinik Pediatri 2 S:5-10, Çizgi Tıp Yayınevi.

Uzm. Psk. Senem Eke