Beni Etiketliyor (mu)sun(?)
Haydi bu yazıya küçük bir düşünce deneyiyle başlayalım. Şu cümleleri bir tamamlayın (bir cümleyi birden fazla seçenekle tamamlayabilirsiniz):
Kız çocukları ……………………… .
Erkek çocukları ………………………… .
Kızlar ………………………dan hoşlanırlar, ……………………… hiç hoşlarına gitmez.
Erkekler ………………………dan hoşlanırlar, ……………………… hiç hoşlarına gitmez.
Kızlar ……………………….. olmalıdır.
Erkekler ……………………….. olmalıdır.
Kızlar ………………. rengini severler, erkeklerse ……………… .
Şimdi düşünün, bu yazdıklarınız ne kadar doğru? Örneğin, arabalardan hoşlanan kızlar bulamaz mıyız? Mavi rengi sevmeyen erkekler? Belki bana istisnaların kaideyi bozmayacağını söylersiniz, ama kaideyi daha çocuklarımız doğmadan koyduğumuzda istisnaların şansı ne ki?
Araştırmalara göre 2 yaşın altındaki çocuklarda ne renk tercihi ne de oyuncak tercihi cinsiyete göre fark gösteriyor. Yani 2 yaşlarına kadar bu konuda bomboş birer kağıt gibiyiz. Bizi aile ve toplum dolduruyor. Daha çocuğun cinsiyeti öğrenildiği andan itibaren varsayımlar başlıyor. Kızlardan narin, güzel diye bahsederken erkeklerden küçük adam, afacan, güçlü gibi sıfatlarla bahsetmeye başlıyoruz hemen. Çocuk, dili öğrenirken ona ve arkadaşlarına yöneltilen bu sıfatlarla önce nasıl kız çocuğu/erkek çocuğu olunur, sonra nasıl kadın/erkek olunur onu öğreniyor. Gözlemleri hiç katmıyorum bile.
Geçen gün televizyonda geceleri yayınlanan bir programın reklamına rastladım. Yeni gösterime giren bir filmin başrolünü paylaşan genç ve ünlü iki oyuncu konuk edilecekmiş. Ün ve yetenek olarak birbirine denk olan bu oyunculardan erkek olanından “yetenekli oyuncu” diye bahsedilirken, ondan daha uzun süredir piyasada olan kadın oyuncuya “güzel oyuncu” sıfatı layık görülmüş! Gün içinde bunun gibi pek çok örnekle karşılaşmakta olan çocuk, şu bilgiyle kendi bile farkında bile olmadan yükleniveriyor: Kadınlar için güzellik, erkekler için beceri önemlidir. Bu bilgi, bir kız çocuğunun yeteneği bile olsa, güzel olmadığı sürece kimse tarafından sayılmayacağı inancına kadar gidebilir ki bu ona çok büyük bir haksızlık olur. Düşünün nasıl farkında olmadan çocuklarımızı ve hatta yetişkinleri etiketlediğimizi.
Bazılarımız bunu farkında olarak da yapıyoruz. Bir oyuncakçıya ya da oyuncak satan bir web sitesine girdiğinizde fark edebilirsiniz: Kız oyuncakları ve erkek oyuncakları özenle ayrılmıştır. Kız tarafı pembelerle, oyuncak bebek ve ya ev aletleri gibi ev işine yönelten, ya da makyaj malzemeleri ve süslü takılar gibi süslenmeye yönelten oyuncaklarla doludur. Erkek tarafında daha çok renk vardır, ama çoğu oyuncaklar ya spor, ya dövüş içeren agresif oyuncaklardır. Aralarda bilime dayalı oyuncaklar da sayılır ama ne hikmetse bunlardan “kız” tarafında pek yoktur. Bırakın kızlarınız “erkek” oyuncaklarıyla, oğullarınız “kız” oyuncaklarıyla oynasın. Bakalım neler keşfedecekler? Bu anlamda İsveç’te ilk adımlar atılmaya başlamış bile
(http://yesilgazete.org/blog/2012/12/02/isvecte-cinsiyet-ayirmayan-oyuncaklar-devri/ ).
Sadece oyuncaklarda değil, yukarıda bahsettiğim gibi çocuklarınızı nasıl tanımladığınızla ilgili de köklü değişiklikler yapmak lazım. Bu günden itibaren, çocuğunuza asıl hitap ettiğinize dikkat edin. Kendinizi gözleyin. Örneğin cinsiyet konusunda duyarlılığınızı arttırmak için kendinize şu soruyu sorun: Çocuğum erkek değil de kız olsaydı/kız değil de erkek olsaydı bu olayda ne düşünür, ne hisseder, ne yapardım? Kendi cinsiyet inançlarınızı gözden geçirmeniz de işinize yarayabilir: Size göre bir kadın/erkek neleri yapabilir, neleri yapamaz? Neden böyle düşündünüz? Düşündüğünüzün tam tersi de olamaz mı?
https://www.youtube.com/watch?v=XaXuRWAt03g
Bu video, ailelere cinsiyet eşitliğinin önemini anlatmak için benim de zamanında gönüllüsü olduğum İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi’nce hazırlandı. Vermek istediği mesaj tam da benim vereceğim mesajla alakalı: Çocuklarınız için eminim ki sizler de kendilerini en iyi şekilde geliştirebilecekleri, yeteneklerini sonuna kadar kullanabilecekleri ve kendilerine yetecekleri bir hayat istiyorsunuz. Bunun için çocuklarınızı mümkün olduğu kadar az etiketleyin ve neler yapabileceklerini onların keşfetmesine izin verin. Belki kızınız futbolda çok yetenekli, belki oğlunuz bale için biçilmiş kaftan… Bunu ancak çocuklarınızın var olmasına izin vererek ve ne olursa olsun onları destekleyerek öğrenebilirsiniz.
Uzm. Kl. Psk. Nazlı Akay