BİR ÇOCUK BÜYÜRKEN
7442

Bir çocuk büyürken hep beraber işbirliği yapıyoruz, o çocuk insan eliyle travmalara maruz kaldığında, göstermemiz gereken işbirliği hakkında biraz düşünelim…

 

Hayatın İçindeki Travmalar

Haber programlarında, gazete sayfalarında yaşanan şiddet içerikli bir sürü içeriği görüyoruz okuyoruz. Hatta bazılarımız maalesef şiddet içerikli travmatik olaylara bizzat maruz kalıyor.

 

 

Bir Çocuğa Verilen Emek

Haydi bir kaba hesap yapalım…

 

O görüşte ya da bu görüşte olsun bir insan her şey yolunda giderken bile;

Kaç ayda dünyaya geliyor?

Bir anne bir insanı ne acılarla dünyaya getiriyor? 

Bir aile kaç yıl çocuğunun altını temizliyor?

Bir çocuk için annesi, babası, bakıcısı, anneannesi, babaannesi, dedesi… kaç kişi takım olup emek veriyor?

Bir çocuk için kaç yıl özel yemek hazırlanıyor?

Bir insan yetişirken ona bakım verenler kaç yıl uykusuz kalıyor?

Kaç doktor kaç kez muayene ediyor?

Kaç yılda bir çocuk kaç yüz öğretmenin emeğiyle temel eğitimini tamamlıyor? 

 

Giysisini dikenden, oyuncağını üretene, kitabını tasarlayandan, odasının duvar kağıtlarını kaplayan ustaya kadar kaç kişilik bir halkayız hiç düşündünüz mü?

 

Bir çocuk büyürken hepimiz tarafından çok büyük emek veriliyor.

 

Gelişimsel Benzerliklerimiz

İnsanların ideolojilerine göre gelişimsel süreçler değişiyor mu?

Farklı düşünen insanın bebekken altı temizlenmedi mi?

Başka etnik kökendeki kişi, üç ayda mı dünyaya geldi?

Aynı dine mensup olmayan kişinin annesi, onu hastayken iyileştirmek için çaba sarf etmedi mi?

Kimin hayatı neye göre daha ucuz olabiliyor anlamıyorum.

 

Bir kesim diğer kesime göre daha mı az değerli? İnsanlık onuru farklılaşır mı?

Dili, dini, ırkı ne olursa olsun; hangi anne evladının kokusuyla hayata bağlanmıyor? 

Cevaplar neredeyse aynı…

 

Farklılıklar yerine benzerliklere odaklanmak gerekirse aşağı yukarı hepimiz bir emek maratonundan geçiyoruz ve benzer şekilde yeni nesile emek veriyoruz.

 

Her insan kendine özeldir. Her insan çok büyük emekle dünyaya gelir. Her insan yetişkin olana dek pek çok kişinin işbirliği ile büyür. Hangi görüşte olursa olsun. 

 

Şiddete Hayır - Sağduyuya Evet

Terör saldırısında ölenler, savaşta ölenler, tacizler, yangınlar, yaralılar, tanıklar, şehitlerimiz... Onlar da bizlerden birileriydi... Onlar da ailelerinin bir taneleriydi.

 

Soruyorum:

Kimin hakkı var bir şeyi savunmak uğruna diğerini öldürmeye? Bu kadar canilik nereden besleniyor? Yirmi yılda yetişen bir can yirmi saniyede toprağa gözlerini yumuyor. Ve acısı ömrünün sonuna kadar tanıklık eden herkesin kalbinde sızı kalıyor ve ailedeki diğer kuşaklara acısı aktarılıyor.

 

İnsanlık onuru bunu hak ediyor mu? Travma üstüne travma yaşanıyor. Kutuplaşmak bizi birbirimize kırdırıyor. Biz dünyayı cehenneme çevirmek istemiyorsak sağ duyulu olmayı ve duygularımızı yönetmeyi öğrenmeliyiz. Ebeveyn olarak, bakıcı olarak, psikolojik danışman olarak, mühendis olarak... İşbirliğimizi, insanlık onuru için, "Şiddete hayır, Travmaya hayır" demek için bir araya getirmeliyiz.  Biz kötü niyetlilerden çok daha fazlayız. İşbirliği ile insanlığa verdiğimiz ortak emeğimize sahip çıkmalıyız.

Daha adaletli bir dünyada yaşayabilmek dileğiyle...

 

 

                                                                                        Deniz ÇANGA

                                                                              Uzman Psikolojik Danışman

 

 

www.denizcanga.com

https://mobile.twitter.com/Deniz_Canga

https://www.instagram.com/pedagog_deniz_canga/

https://tr.linkedin.com/in/deniz-canga-a967647a

https://www.youtube.com/channel/UCg5O3CCMHv_WmcBAXZfHqiw

https://facebook.com/Deniz_Canga