Ne kadar korkutucu geliyor değil mi? Çağın en yaygın hastalıklarından biri olduğu araştırmalarla kanıtlanan depresyon ve küçücük çocuklarımız… “İyi çocuk” tanımının öyle ayrılmaz bir parçası ki, “uslu” çocuğumuzun depresyonda olabileceği aklımızın ucundan geçmiyor.
Çocuklarda dikkat eksikliği, korku, otizm gibi sorunlar daha düzen bozan semptomları olduğu için dikkat çekerken, depresyon genelde geri planda kalıyor. Bazı araştırmalar da, öğretmenlerin biz ruh sağlığı alanındakilerin dışsallaştırıcı problemler dediği, çocuğun sıkıntısını şiddet, karşı gelme, düzen bozma gibi eylemlerle dışa vurduğu problemleri ortaya çıkarmada iyi birer kaynak oldukları, buna rağmen içselleştirici, yani çocuğun sıkıntısını içine attığı ve iç dünyasına kapandığı sorunları görmekte zorlandığını bulmuş. Bu nedenle çocuklarımız küçük diye ya da içine kapanık ve sessiz diye her şeyin yolunda olduğuna inanmak yanlış olur.
Depresyon nasıl anlaşılır? Okul öncesi çocuğunun dil gelişimi, özellikle de soyutlama becerisi pek gelişmiş olmadığı için çocuğun konuşmalarından durumu anlamak pek mümkün olmayabilir. Bu durumda gözlem gücümüze başvurmamız önem kazanıyor. Dikkat edeceğimiz şeylerden biri iştah: Yetişkinlerde olduğu gibi depresyon küçük çocuklarda da iştah kaybına ya da aşırı yemeye neden olabilir. Dolayısıyla çocuğunuz son zamanlarda hızlı kilo almış ya da vermiş olabilir. Uykusuzluk da yetişkinlerle ortak sayılabilecek bir diğer belirti; çocuğunuz uykusuzluk çekebilir, aşırı uyuyabilir, sürekli uyumak isteyebilir ya da uykusu sık sık bölünebilir. Kabuslar görebilir, gece terörü yaşayabilir. Çocuk kendi iç dünyasına gittikçe daha çok kapanmaya başlayabilir, dolayısıyla başka çocuklarla olmak, sizinle vakit geçirmek istemeyebilir. Hareketleri ve konuşması ağırlaşabilir. Çocuğun enerjisi ve merakı azalmış olur, dolayısıyla yeni şeyleri keşfetmek bu yaş grubunun özelliği olmasına rağmen depresif çocuk bunu yapmayabilir.
Depresyon yaşadığından şüphelendiğiniz çocuğun ayrıca yüz ifadelerine, ses tonuna ve oyunlarına da bakabilirsiniz. Depresif çocuğun yüz ifadeleri donuk ya da keyifsiz, ses tonu monoton olur. Ruh hali çabuk değişebilir, çocuk sıkça sinirli ya da huzursuz olabilir. Karın ağrısı, baş ağrısı gibi fiziksel belirtilerden şikayet edebilir. Bunların dışında çabuk pes eden ve kendini olumsuz algılayan, sıkça “Ben yapamıyorum” cümleleri kuran çocuklar için de depresyondan şüphelenmek gerekebilir. Belirttiğim bu özellikler her çocukta zaman zaman görülebilir; dikkat etmemiz gereken, bu özelliklerin birden fazlasının en az bir haftadır sürekli görülüyor olmasıdır. Kültürümüzde ortalıkta koşturmayan, sürekli konuşmayan, huysuzluk çıkarmayan çocuk “uslu” kabul edildiği için bu belirtiler bazı ailelerde sorun değil meziyet olarak görülebilirler, oysa bu yanlıştır.
Ailenizde depresyonu, alkol bağımlılığı ya da bipolar bozukluğu olan en az bir kişi varsa, çocuğunuz depresyon açısından risk altında demektir. Saydığım problemlerden yaşamış ya da yaşamakta olan kişi çocuğa ne kadar yakınsa çocuk için risk o kadar yüksek olur. Bu risk, hem genetik hem de çevresel olarak aktarılır.
Her ne olursa olsun, içinizde şüphe varsa çocuğunuzu bir ruh sağlığı profesyoneline kontrole götürmenizde fayda var. Çünkü okul öncesi dönemde ortaya çıkıp da müdahale edilmeyen depresyon, yaş ilerledikçe kar tanelerinin yuvarlana yuvarlana kartopu oluşturması gibi büyüyebilir. Örneğin depresif bir çocuk içine kapanıp sosyal ortamlardan uzak durmak isteyeceği için, sosyal becerilerini geliştiremeyip yaşı ilerledikçe daha da içine kapanabilir. Kısacası biraz daha dikkatle, çocuğunuzun geleceğini kurtarabilirsiniz.
Uzm. Kl. Psk. Nazlı Akay