İlişkiyi dansa benzetmek sevdiğim bir metafordur. Eşimiz, dostumuz, çocuğumuz astımız ya da üstümüz çevremizdeki herkesle farklı ritimde giden ahenkli bir ilişki ritmimiz vardır. Gün gelip de karşımızdaki ile ilişkimizde bir değişiklik yapmak istediğimizde (örneğin Salsa’dan Tango’ya geçmek istediğimizde) yapmamız gereken tek şey adımlarımızı değiştirmek ve ısrarla yeni adımlarımızı sürdürmektir. Dans partnerimizin ilk tepkisi de, doğal olarak alıştığı dansı sürdürmek olacaktır. Önünde iki seçeneği vardır ya bizimle dansa devam etmek için adımlarımıza uymak ya da dansı sonlandırmak…
Geçenlerde katıldığım bir eğitimde “Ebeveynlik Dansları”nı kategorilere ayrılmış olarak dinlemek ilgimi çekmişti, sizlerle de paylaşmak istedim…
1. Suçluluk Dansı: Ebeveynlerin çocuklarına bir şeyleri yaptırmak için “zaten yeterince iyi olmadığı” mesajını vermesi. Aynı şekilde çocukların da ebeveynlerine “çok çalıştığı”, “iyi” bir anne olmadığı gibi suçlayıcı cümleler sarf etmesi. Burada amaç karşısındakine kendisini suçlu hissettirerek istediğini yaptırmaktır.
2. Mızmızlanma Dansı: Çocuk istediğini elde etmek için sürekli mızmızlanır ve “hayır”lar “evet”e dönene kadar da mızmızlanmaya devam eder. “Ama söz vermiştin”, “bana ne, bana ne istiyoruuuuum” gibi. Bu dans söz konusu olduğunda çoğunlukla çocuk kazanır!
3. Pazarlık Dansı: Çocuk sürekli pazarlık yapar. Yapılması istenen her “sıkıcı” görevi pazarlığa dönüştürür. Örneğin televizyonu kapatıp ödevinin başına geçmesi istendiğinde çocuğun, “bu çizgi film de bitsin öyle başlayacağım” diye karşılık vermesi.
4. Suistimal Dansı: Kimi çocuklar da istediklerini elde etmek için herkesin içinde ebeveynine karşı fiziksel ya da sözel şiddet uygular. Örneğin alışveriş merkezinin ortasında annesine “aptal, salak” diye bağıran, vuran çocuklar.
5. Uygulanamayan Dans: Çocuk o kadar zorlar ki ebeveynin ağzından yerine getiremeyeceği bir ceza çıkar. Çocuk bilir ki ne denirse densin hayata geçmeyecek! Örneğin boşanmış bir babanın hafta sonu buluşmaları sırasında hafta arası kontrol edemeyeceği bir cezayı telaffuz etmesi.
6. Perry Mason Dansı: (Perry Mason bir dedektif.) Bu dansta da ebeveyn çocuğunun yaptığı bir yanlışı öğrenir. Öğrendiğini belli etmeden çocuğa sorular sorar, köşeye sıkıştırıp itiraf almaya çalışır. Örneğin çocuğunun okulu kırdığını öğrenen bir annenin o gün derste neler öğrendiği ile ilgili çocuğuna sorular sorması.
7. Terapist Dansı: Ebeveynin sürekli çocuğunun ne hissettiğini öğrenmeye çalıştığı ilişki biçimidir. Bugün okulda seni üzen bir şeyler oldu mu gibi.
8. Terörist Dansı: Bu dans biçiminde çocuk istediği olmazsa kendisine ya da başkasına zarar vereceği tehditini savurur. Ebeveyni en zorlayan danslardan biridir.
“Hiç mi olumlu bir dans yok?” dediğinizi duyar gibiyim. Anlatılanlarda yoktu. Derim ki her birimiz kendi çocuğumuzla, “BİZ”e özgü, sevdiğimiz ritimde, keyifli bir dans oluşturalım. O da, biz de keyif alalım. Haydi ebeveynler içimizdeki yaratıcılığı ortaya çıkarmaya…
Psk. Dan. Yelda ARSLAN
NOT: İnternette acaba bu konuda bir kaynak var mı diye araştırdığımda maalesef Türkçe bir kaynağa ulaşamadım. İngilizce bilenler için “Try And Make Me! Simple Strategies That Turn Off The Tantrums and Create Cooperation” isimli bir kitaba denk geldim. Bilgilerinize…