Çocuklarımızı tanıyamadığımız dönemdir ergenlik dönemi. Sprey boyalar ile saçların mavi, mor renklere boyandığı, okula giderken makyajın yapıldığı, banyoya girildiği zaman saatlerce çıkılmadığı, sivilcelerin tedavi edilmesi için dermatologlara gidildiği, kilonun ve boyun sürekli karşılaştırıldığı, evde nedensiz seslerin yükseldiği, daha önce hiç duymadığınız cevapların alındığı bir dönemdir…
Bunlar yaşanırken genelde anne babaların da şunları söylediklerini duyarız. Biz de genç olduk, annemiz sus dediğinde susardık. Şimdiki gençler sürekli kendi dedikleri olsun derdinde…
Ergenlik dönemi bedensel, sosyal, duygusal ve bilişsel dönemlerdeki değişikliklerin olduğu bir dönemdir; biyolojik değişimle başlar ve bedensel, zihinsel ve ruhsal gelişmeyle son bulur. Bu dönem kızlarda 10-12, erkeklerde 11-13 yaş dilimleri arasında “ön erinlik”, kızlarda 13-15, erkeklerde 14-15 yaş dilimleri arasında “erinlik” dönemlerinden sonra gelir. Belirtilmiş olan bu yaş dönemleri son dönemlerde yapılan araştırmalarda daha erken yaşlara doğru çekildiği görülmüştür.
Bedensel gelişimde; boy ve ağırlık artışının, kas ve iskelet gelişimi, iç salgı sistemlerinde büyümelerin olduğu görülür. Ergen, yetişkinlik döneminde alacağı boyun %80’ine ulaşır. Salgılanan hormonlarla birlikte kızlarda ve erkeklerde kıllanma, sivilcelenme, seste kalınlaşma gibi değişimler meydana gelir. Bu dönemde gelişim çok hızlı olduğundan elini kolunu nereye koyacaklarını bilemezler, sakarlıkları artar. Bedensel gelişimle birlikte güzel ya da çirkin olarak irdelemeye, başkaları ile kendilerini kıyaslamaya başlarlar. Bunun sonucunda bazen bedenleri ile ilgili olumlu duygular içerisinde iken, bazen de durumlarından memnun olmazlar.
Sosyal gelişimde; en belirgin durum arkadaşların hayatlarındaki yeridir. Ailelerin söyledikleri dikkate alınmaz. Zamanın büyük bir kısmını arkadaşlarla geçirmek ister, geri kalan zamanda da odasında yalnız olmayı tercih edebilir. Ailesi ile geçirdiği zaman dilimi giderek azalmaya başlayabilir. Sosyal anlamda hem çevresinden hem de arkadaşlarından kabul görmek ister ve kabul görebileceğini ya da popüler olacağını düşündüğü şekilde davranabilir. Bazı çocuklarda ise arkadaşlarından uzak durma ve içine kapanma görülebilir. İnternet ve oyunlarda daha fazla vakit geçirme, online olarak tanıştığı kişiler ile görüşmeyi tercih edebilirler.
Bu dönemde risk alma davranışlarının çok fazla olduğunu biliriz. Okul kurallarına aykırı tutum ve davranışlar sergileme, ailenin isteğinin aksi yönünde davranma, eve haber vermeden geç gelme, okuldan kaçma, sigara içme, alkol kullanma, bazı durumlarda madde kullanma, riskli cinsel davranışlar içerisine girme bunlara örnek olarak verilebilir. Ergen bunları denemek ve büyüdüğünü kanıtlamak isterken, bir taraftan da arkadaşların arasında sosyal kabul görmek ister.
Duygusal gelişimde; duygu durumunda iniş ve çıkışların yaşandığı bir dönem olduğu için, bazen neşeli hemen ardından ağlamaklı veya içine kapalı olabilir. Benzer olaylara tepkisi farklı zamanlarda ve ortamlarda değişkenlik gösterebilir. Öncesinde ailesi ile paylaşımları olan bazı ergenlerin bu dönemde kendi içlerine kapandıklarını ve paylaşımlarını en alt düzeyde tuttuklarını da görebiliyoruz. Nedensiz ağlamaların olduğunu, üzgün olarak gördüğünüzde sebep belirtemedikleri durumlarla karşılaşılabilir.
Bilişsel gelişimde; gençlik çağına özgü duygulanım ve coşkuların, algı, dikkat, bellek, düşünme, mantık gibi bilişsel işlevleri olumsuz yönde etkilediği görülür. Başarı, çalışma ve yaratıcılık düşebilir. Okuldan derslerin dinlenmediği, sürekli dalındığı, yapılması gereken ödevlerin yerine getirilmediği yönünde geri bildirimler alınmaya başlanabilir.
Bu dönemde “Ben kimim?” “İleride ne olmak istiyorum?” vb sorular sık gündeme gelebilir. Bu geçiş döneminin başarılı olması, ergen adayın bu döneme iyi hazırlanmış bulunmasına bağlıdır. Anne baba olarak bu dönemin özelliklerine dair bilgimizin olması önemlidir. Her ne kadar, bizler de bu dönemden geçmiş olsak da, her çocuk süreci farklı şekilde yaşamaktadır. Çocukların içine doğdukları yüzyılın beraberinde getirdikleri, onların dünyayı algılayış şekillerini kökten değiştirmiştir. Doğal olarak bizlerin ergenlik dönemi ve onların dönemi arasında farklar olacaktır. İçinde bulunulan iletişim çağı bizlere göre daha fazla bilgi sahibi olmalarına ve birbirleri ile iletişime geçmelerine olanak vermektedir. Buna rağmen, çocuklar hangi dönemde olursa olsun ailelerin desteklerine ihtiyaç duyar ve her ne kadar çok ifade etmeseler bile sizlerin rehberliğini önemserler. Bu süreci en iyi şekilde atlatmak sizlerin tüm durumlara açık bir şekilde yaklaşmanız ve çocuğunuz ile iyi bir iletişim kurmanız sayesinde olur.
Psk.Dnş. Selda MUTLU
YARARLANILAN KAYNAKLAR:
Haluk YAVUZER. Ana-Baba ve Çocuk. Remzi Kitabevi, 7.Basım İstanbul, 1994
Ana Baba Okulu. Remzi Kitabevi, 10. Basım, İstanbul,2003.