Uzm. Kl. Psikolog Nazlı Akay
Hala Sevgili Olabilmek
5524

Siz bu yazıyı okurken Sevgililer Günü birkaç gün geride kalmış olacak, ancak yazıldığında henüz Sevgililer Günü öncesi. Bu da beni birkaç gün sonrasını düşünmeye ve merak etmeye itiyor. Bir dönüp geriye bakalım:

 

Sevgili anne ve babalar, Sevgililer Günü’nüz nasıl geçti?

 

Kutladınız mı 14 Şubat’ı? Yoksa çocuklardan vakit mi bulamıyorsunuz?

 

Ya da evlenince, hele bir de çocuk sahibi olunca sevgililik bitti mi?

 

Yapmayın. Kendinizi sadece anne-baba olarak görmeye başladığınızda evliliğinizi bir uçuruma yaklaştırmış oluyorsunuz. Çünkü siz, sadece bir anne-baba değilsiniz. Siz birbirinizin eşisiniz. Hepimizin hayatta bazen isteyerek, bazen de doğuştan üstlendiği bazı roller var. Ancak pek çok rolü birlikte yaşıyoruz; anne ve eş, baba ve eş de buna bir örnek. Bazen ebeveyn ve eş rollerimiz karışıyor gibi oluyorlar; bazı insanlar için ise bir kişi ya sadece anne/baba olabilir, ya da sadece sevgili. Bazen de kişi iki rolü birden üstlenmek istiyor ama bu iki rolün zaman ve enerji bakımından birbiriyle çatışması, kişiyi rollerinin birinden vazgeçmeye itiyor.

 

Üstelik bir de günün çoğunu bir başka rolde, çalışan rolünde geçiriyoruz. Sonuç olarak çoğu ebeveyn işyerinden arta kalan kısacık zamanda çocuklarını ön plana alıp ilişkisinden ya da evliliğinden fedakarlık ediyor. Oysa çocuklar için anne/babasıyla geçirdiği zaman kadar, anne ve babasının birlikte geçirdiği zaman da önemli. Örnek vermek gerekirse, 5-6 yaşlarındaki çocuğun gelişimsel olarak tamamlaması gereken hedeflerden biri, anne ve babasının onun erişemeyeceği, anne ve babaya özel başka bir ilişkisinin olduğunu kavramasıdır. Bu kavrayış, çocuğun hemcinsi olan ebeveyniyle özdeşim kurmasını ve insanların arasındaki nesil farkını anlamasını sağlar. Sadece anne ve baba olarak kendini tanımlayan kişiler çocuklarına bu anlayışı kazandıramazlar.

 

Yani çocuklarımızın mutluluğu 14 Şubat’ı kutlamaya mı bağlı? Hem evet, hem hayır. Sevgililer Günü’nü kutlamak istemiyor da olabilirsiniz. Size reklamcıların ve kapitalizmin eseri gibi geliyor olabilir, ya da anlamsız buluyor olabilirsiniz. Zaten keramet 14 Şubat’ta değil, o gün daha çok ön plana çıkan sevgiyi ve beraberliği yaşatmakta. O zaman size şu soruyu sormalıyım: Yılın diğer günlerinde ilişkiniz için ne yapıyorsunuz?

 

Çocuk, anne ve babasından nesil farkının yanı sıra karşı cinse nasıl davranılacağını da öğrenir. Annesi babasından şiddet gören bir çocuğun ileride kendi eşiyle şiddet temelli bir ilişki yaşama riski çok yüksektir mesela. Bu nedenle de anne ve babanın arasında romantik bağın sürdürülüyor olması çocuklar için önemlidir. Aynı zamanda anne ve babanın arasında güçlü bir bağ olması iki eşin arasındaki iletişim sıklığını ve kalitesini arttıracağından evde huzur ortamı oluşmasını sağlar, bu da çocuğun ruh sağlığına olumlu yansır.

 

Çocuk için önemini bir kenara koyduğumuzda bile, bir hanede anne ve babanın iyi geçiniyor ve aralarındaki sevgi bağını koruyor olması onlar için zor durumlarda önemli bir güç kaynağı olacaktır. Kuşkusuz ki hayatı birlikte göğüslemek, güvenilecek biri ileyken tek başına olduğundan daha kolaydır. İdeal durum, çiftin çocukların dışında kaldığı, sadece onlara özel en az bir şey paylaşmasıdır. Bu bir hobi olabilir, ayda bir çocukları almadan yemeğe çıkmak olabilir. Sevgililer Günü, romantizmi yaşatmak adına kullanılabilecek bir gün olabilir. İlla bir şeyler satın alınması gerekmez, o gün söylenen bir güzel söz bile yeterlidir. Burada dikkat edilecek husus, ilişkiye (ve tabii Sevgililer Günü’ndeki paylaşıma) gereken özeni sadece bir tarafın göstermemesidir.

 

Sevgililer Günü yalnızca bir gün. Kutlamayabilirsiniz, inanmayabilirsiniz, sevmeyebilir ya da kutlamaya vakit ve enerji bulamayabilirsiniz. Ancak eşinizle aranızdaki romantik bağı korumak adına en az ayda bir günü kendi Sevgililer Günü’nüz yapabilirsiniz; bu tüm ailenize tahmin etmediğiniz kadar iyi gelecektir.

 

Uzm. Kl. Psk. Nazlı Akay

Uzm. Kl. Psikolog Nazlı Akay