Böyle derdi ünlü bir deterjan reklamının sloganında. Onların derdi ürünün satılması olsa da, bizim için radikal bir fikir ileri atmışlardı. Bu topraklarda pek de değer verilmezdi böyle bir önermeye, hala da çoğunluk tarafından değer verilmediğini söyleyebilirim.
Bizde kirlenmek çirkindir. Çocukların kirlenmesi de bir tabudur. Bunun birkaç sebebi var.
Biz yeni ve şık görünmeyi, her şeyin iyisini giymeyi severiz. Giydiğimizin eski yüzlü olması, sık yıkanması, üstümüzün lekeli olması bakımsızlık ve beceriksizlik olarak yorumlanabilir, Türkiye’de çocukların aynı durumda olması da normal karşılanmayıp aynı algıyı yaratıyor. Eminim etrafınızda en azından bir kez “pasaklı” bir çocuk ve bunun sebebi olarak “onunla ilgilenmeyen” ailesi sohbet konusu olmuştur. Bizde çocuğun üstünün kirli ve kıyafetlerinin dağınık olması çocukların çok koşup oynadığı, etrafını keşfettiği için içinde olduğu ve ailelerinden bağımsız bir durum değil bir başarısızlıktır ve bu başarısızlık çocuğun ailesine aittir.
Çocuğun kirlenmemesi için bir başka sebep ise iş çıkmasıdır. Çocuğun üstüne dökülen her yiyecek ve bulaşan her çamur anne için yıkanması gereken yeni çamaşırlar demektir. Zaten tüm işlere koşmakta olan ve yanında bakıcı veya yardımcı çalıştırmayan anne için her gün iki-üç parça eksik çamaşır büyük nimettir. Bu nedenle çocuğun hayatı keşfetmesi pahasına giysiler temiz tutulur.
Üçüncü ve bence en büyük problemi yaratan sebep ise çocuğun bir özbakım görevi ona verildiğinde beceremeyeceğine dair inanç. Doğru, küçük çocuklar kendi yemeyi beceremiyor, tabii becermeyi yetişkinler gibi derli toplu yemek olarak düşünürsek. Ama öğreniyor. Sıfırdan bir müzik aletini çalmayı öğrenen bir insan gibi, her yemek yediğinde hayatında ihtiyacı olacak olan bu beceriyi pratik ediyor ve her seferinde daha da başarılı oluyor. Çocuğun kendi yemek yemesine, kendi giyinmesine, ellerini kendi yıkamasına ve dışarıda serbestçe kirlenmesine izin vermenin bir başka yanını daha gözden kaçırıyor bunu engelleyen ebeveynler: Küçük çocuklara bu tarz izinler vermek, hatta zaman zaman özbakım görevlerini üstlenmesini istemek çocuğun erken yaştan başlayarak kendi hayatının sorumluluklarını almasını ve kendi kendine bakabilmesini sağlıyor. Böylece bir kaşık daha yesin diye çocuğunun peşinden koşan anneler tarihe karışıyor
Burada dikkat edilmesi gereken önemli nokta, çocuğun sürekli desteklenmesi. Önce çocuğa söz konusu işin nasıl yapıldığı anlatılıp gösterilmeli, ardından çocuk olumlu pekiştireçler ve yapıcı uyarılarla desteklenmeli. Örneğin, kendi kendine kaşık-çatal kullanarak yemek isteyen bir çocuğa bir öğün sırasında bunun nasıl yapılacağını göstererek anlatıp ardından küçük küçük adımlarla bu sorumluluğu onun üstlenmesini sağlayabilirsiniz. İki-üç yaşlarından itibaren kızarmış patates gibi döküldüğü zaman çok saçılmayan, katı gıdalarla ve halısız, kolay temizlenen bir ortamda bu sorumluluğun devrine başlanabilir. Çocuğunuz ilk başta çok başarılı olmayacaktır, ancak ne kadar çok döktüğü, anlatılanı neden bir türlü anlamadığı gibi olumsuzluklara odaklanmak yerine ne kadar çok uğraştığı gibi olumlu pekiştireçler ve çatalı nasıl daha iyi tutacağına dair yönlendirmeler kullanın.
Zamanlar ve nesiller değişiyor, ancak bizim bazı kalıplaşmış düşüncelerimiz değişmiyor. Çocukların kirlenmesine izin vermek, sizi daha kötü gösterecek bir şey gibi gelse de aslında öyle değil. Başta size biraz daha fazla iş çıkaracak bir şey, ancak kısa zaman içinde sizi çocukla ilgili işlerinizin büyük kısmından kurtaracak. Üstelik çocuğunuzun becerileri ve sorumluluk duygusunun gelişmesini de sağlayacak. Bu yüzden kirlenmek güzeldir, eğer çocuğunuzun kirlenmesine izin verirseniz.
Uzm. Kl. Psk. Nazlı Akay