Neslihan Kır Unan
Kucak Alışkanlığını Anne-Çocuk İlişkisi Belirliyor
3442

 

 

Doğumun ardından bebeğin bakımı konusundaki tecrübesizlik, bilgisizlik yeni anneleri epey heyecanlandırır. Özellikle bebeğin kucağa alınmasıyla ilgili farklı yaklaşımlar, yeni annelerin kafasını karıştırabilir. İşte bu konu hakkındaki önemli bilgileri, Psikolog ve Özel Eğitim Uzmanı Bihter Mutlu Gencer annelerle paylaşıyor.

 
Bazı yaklaşımlar bebeğin olabildiğince az kucağa alınmasından yanadır ki bebek kucağa alışmasın ve anne rahat edebilsin diye. Bazı yaklaşımlar ise bunun tam tersidir, annelere bebekleri hala anne karnındaymış gibi uzunca bir zaman neredeyse yapışık bir yaşam önerirler. Aslına bakılırsa bebeğin kucağa alınmasıyla ilgili tek bir formül önermek çok da akla uygun olmaz, çünkü her bebek farklıdır ve her anne-bebek ilişkisi kendine hastır. Kucak alışkanlığını da bu kendine özel ilişki belirler.


Bebek, temel güven duygusu geliştikçe daha az kucak ister


Bebek annenin karnına düştüğünden itibaren (belki de çok daha önce) annenin zihninde bir yere sahip olmaya başlar. Bu “yer” annenin kendi psikolojik durumu, bir bebek sahibi olmakla ilgili duyguları, hazırlığı, kendi bebekliği ve yetiştiriliş tarzı, kendi anne babasıyla ilişkileri ayrıca eşiyle ilişkisi ile belirlenir. Annenin kendisi bir bebek sahibi olma konusunda ne kadar kaygıdan uzaksa, eşiyle birlikte ne kadar uyum içindeyse, ayrıca kendi çocukluğuyla ilgili duygusal çatışmaları ne kadar azsa bebeğinin de sakin olma olasılığı o kadar yüksektir. Anne kendini rahat ve huzurlu hissediyorsa, bebeğin ihtiyaçlarını karşılayabilme konusunda zaten doğal bir süreç yaşanacaktır.
İhtiyaçları karşılanan bebek daha huzurlu ve sakin olur. Bebek için önceleri çok yeni ve anlaşılmaz, belki de tehlikeli gibi görünen dünya, annenin bakımı ve sevgisi sayesinde yavaş yavaş güvenli bir yere dönüşmeye başlar. Böylece temel güven duygusu oluşur. Temel güven duygusu geliştikçe ve sakinledikçe başlangıçta belki de sürekli kucak isteyen bebek artık ayrı kalmaya daha çok dayanabilmeye başlar. Çünkü artık bilir ki tekrar ihtiyacı olduğunda anne ihtiyacını karşılayabilmek üzere yanında olacaktır. Yavaş yavaş anneden ayrı daha fazla zaman geçirir. Etrafının farkına varmaya başlar. Gülümsemeye, emeklemeye, yürümeye, dünyayı keşfetmeye başlar. Onunla eşduyum içinde olan anne de, bebeğinin yeni ihtiyaçlarını fark eder ve onu doğal olarak daha fazla bırakmaya başlar. Önceden ağladığı anda kucağına alıp meme verirken, artık ocaktaki yemeğinin altını söndürebilmek için belki de bebeğinin bir iki dakika sızlanmasına izin veriyor olabilir. Bu dönemle ilgili olarak bebeğin mizacının hiçbir önemi yoktur denilemez elbette fakat bebek ne kadar zor sakinleşen bir bebek de olsa annenin gösterdiği ilgi ve bakım sayesinde zor bir bebeğin bile zaman içinde anneyle arasında bir harmoni oluşabilir. Anne bebeğine, bebek de annesine uyum sağlar. Bu nedenledir ki anneler bebeklerinin ne zaman ve neden ağladığını, ağlama şekillerinden ve ses tonlarından anlarlar.


Gelişim dönemi de kucak konusunda önemlidir


Bütün bunları dikkate aldığımızda her bir bebek için şu kadar dakika kucağa alınmalıdır gibi tek bir formül bulunmadığını görüyoruz. Kimi bebek sürekli kucakta tutulmak ister, kimi bebek ise daha fazla ayrı kalabilir. Eğer bebeğin psikolojik gelişimi yolunda gidiyorsa zaman geçtikçe daha az kucak isteyeceğini bekleriz. Öte yandan, çocuk gelişim dönemlerini bilmek de kucak konusunda önemlidir. Örneğin 7-8 ay civarında bebekte yabancı korkusu gelişir ve bebek daha çok kucak isteyebilir. 18 ve 24 ay arasında anneye tekrar bir yapışma yaşanır ve daha fazla kucağa ihtiyaç duyabilir. Bu durumlar tamamen normaldir.


Kucağa hiç almamak doğru mudur?


Uzun sürelerle kucağa alınmayan bebekler için oldukça sakıncalı bir durum söz konusudur. Özellikle bazı Amerikan ekollerinde bebeğin uyutulması ile ilgili uzun süre kucağa alınmaması ve bebeğin buna alışması gerektiği tavsiye edilir. Gerçekten de bebek buna kısa bir zamanda alışır fakat aynı zamanda dünyayla ilgili de olumsuz duyguları gelişir. Bebek şöyle hisseder: “Korkuyorum, ihtiyaçlarımın da karşılanması gerek, ne kadar ağlasam da kimse gelmiyor, burası güvenli bir yer değil!” Bu bebeklerde öz güven, rahat ayrılamama gibi durumlar oluşabilir ve sakinleşebilmek için çok daha fazla kucağa ihtiyaç duyabilirler. 


Kaynak:Hürriyet Aile

Neslihan Kır Unan
Neslihan Kır Unan