Matematik ya da fen dersleri sadece öğrencilerin değil toplumumuzun çoğunluğu adına çok sevilen dersler arasında yer almaz. Ulusal ve uluslararası düzeyde yapılan sınavlardaki matematik ve fen alanlarındaki ortalamalara bakıldığında, tablo kendisini çarpıcı bir şekilde ortaya koyar.
Matematik ile ilgili bana göre temel sorunlardan biri çoğu zaman matematiğin günlük hayattaki uygulamaların sadece belli olgularla sınırlı kalmasıdır. Çocukların neden sonuç ilişkisini kurma, problem çözme, farklı açılardan bakabilme gibi birçok alandaki yeteneklerini geliştirdiğini unutarak genelde sınavlardan kaç aldığını ön planda tutarız. Öğrencilik dönemimizde hepimizin matematik ile ilgili hoş olmayan tecrübeleri olmuştur. Bazen kendi deneyimlerimiz, bazen de çocuklarımızın matematik dersine yardımcı olmaya çalışırken yaşadıklarımız bizleri bu alandan soğutabilir. Çünkü okul yaşantısı ilerledikçe konuların giderek zorlaşmasından dolayı çoğu anne babanın bilgileri sınırlı kalır. Bu da aileleri daha farklı alternatif yollar aramaya sevk eder. Bu yolların bir kısmı çocukları olumlu yönde desteklerken, bir kısım alternatifler de sadece yüzeysel olarak kalır.
Tüm alanlarda olduğu gibi, küçük yaşlardan itibaren ilgisinin ve merak etme duygusunun desteklendiği çocuklar, yeni konulara daha açık ve meraklıdır. Aileler ve ilerleyen süreçte okul tarafından desteklenen çocukların önlerine çıkan yeni konulara yaklaşımları da daha olumlu olacaktır. Bu bağlamda matematiğin çocuğun hayatına girmesi ile neleri yapabildiklerine yaş dönemlerine göre bir bakalım.
0-2 yaşta bir çocuk;
- Etrafındaki benzer nesne ve insanları isimlendirmek için tüm duyularını kullanabilir.
- Olayları eşleştirmeye başlayabilir.
- Neden ve niçin ilişkilerini anlayabilir.
- Basit şekilde nesneleri sınıflamaya başlar, ancak her zaman doğru yapamayabilir.
- Temel özelliklere göre sınıflandırma için dili kullanabilir.
- Sayı kavramını anlamaya başlayabilir.
2-3 yaşında bir çocuk;
- Sayıları kullanmaya ve sayı kavramını anlamaya başlayabilir.
- Üç- dört nesneyi sayabilir.
- Geometrik şekiller arasındaki ilişkileri anlayarak gösterir, büyük parçalı yap-bozları tamamlayabilir.
3-4 yaşında bir çocuk;
- Çevresindeki geometrik şekilleri bularak isimlendirebilir.
- Nesneleri kullanarak sınıflandırma yapabilir.
- Benzer ve farklıyı karşılaştırabilir.
- Ölçü ve miktar ilişkilerini ifade etmek için kelimeleri kullanır.
- Bire bir eşleme yapabilir. Başlangıçta “bir sana bir bana” gibi ikili, dört yaşından sonra ise daha ileri düzeyde bire bir eşleme yapılabilir.
4-5 yaşında bir çocuk;
- Sayıları içeren oyunlar oynamaktan hoşlanır.
- Çift veya tek on ile yirmi arasındaki insan ve nesneleri sayabilir.
- Karmaşık problemleri ifade eden sembolleri anlar.
- Geometrik şekilleri eşleştirerek çok parçalı yap-bozları çözebilir.
- Nesneleri karşılaştırmak için ağırlık, ölçü, uzunluk gibi kavramları kullanabilir.
5-6 yaşında bir çocuk;
- Birle on arasındaki rakamları sıraya dizebilir ve tanıyıp-isimlendirebilir.
- Küçük sayıları toplamaya başlar. Birden yirmiye kadar anlamlarını bilerek sayabilmekte ve bir grup nesneyi tek tek sayarak kaç tane olduğunu söyleyebilir. Gerçek nesnelerle, dokunarak ve hareket ederek toplama yapabilir.
- Nesneleri birden fazla özelliklerine göre sınıflar. Yarım ve bütünü gösterir, bir grup nesneyi ikişerli, üçerli gruplara ayırabilir.
- İlgi çeken etkinliklerde dikkatini daha uzun süre tutabilir.
- Olağan ilişkileri ifade etmek için durum sözcüklerini kullanabilir.
- En az, en çok, birkaçı, birçoğu, hepsi, hiçbiri gibi nicelikle ilgili terimlerin anlamlarını bilir.
Neler yapılabilir?
Çocukların matematiğe yönelik olarak ilgilerini arttırmak ve küçük yaşlardan itibaren matematiğin aynı zamanda eğlenceli de olabileceğini göstermek adına neler yapılabileceği ile ilgili sizlere önerilerden bazılarını paylaşmak isterim.
- Ünlü bir matematikçinin doğum gününü kutlayın. Yaptıklarını araştırın ve dünyayı nasıl değiştirdiklerini konuşun. Bu etkinliği yapmaya başladığınızda çocuğunuzun bu alanda bilgisinin ne kadar sınırlı olduğunu fark edebilirsiniz.
- Onlara matematikte bocalamanın sorun olmadığını söyleyin. Bir çocuk futbol sahasında problem yaşadığında aileler genellikle bırakmamasını ve pratik yaparak daha iyi olacaklarını söylerler. Ancak matematik ile ilgili bir sıkıntı yaşandığında ise en yakın öğretmene koşarlar. Eğer çocuğunuzun cesareti kırılıyor ise bunun sürecin bir parçası olduğunu ve zaten bunun zor olması gerektiğini söyleyin.
- Matematik odaklı kelime hazinesi kullanın. Eğer çocuğunuz puzzle yaparken bir parçayı yerleştirmede problem yaşıyorsa ona parçayı döndürmesini söyleyin. Şekillere çocuğunuz ile birlikte bakarken, üçgenin kaç köşesinin olduğunu değil aynı zamanda açılarını da sorun.
- Matematiği günlük aktivitelerinize entegre edin. Örneğin evde kurabiye yaparken, unu ölçerken veya marketten elmaları sayarak çantaya koyarken.
- Çocuklarınızın uzman olmasına izin verin. Okulda çalıştığı bir konuyu size öğretmesi için onu kiralayın. Bunu size açıklayabilmesi için iyi bir şekilde öğrenmesi gerekecek.
- Yaş gruplarının özelliklerine göre sizler tarafından destekleyici olarak seçilecek oyunlar ve aktiviteler çocuklarınızın bu alanlardaki gelişmelerini olumlu yönde etkileyecektir. Örneğin “Pi” sayısından kendi doğum gününü veya telefon numaranızı bulması gibi farklı aktiviteler düzenlenebilir.
- Matematikle veya fen alanı ile ilgili olarak açılan sergi veya fuarlara katılım sağlayarak; matematiğin güncel hayattaki uygulamaları hakkında konuşun.
- Matematik ile kendi yaşamış olduğunuz olumsuz deneyimleri veya tutumları çocuğunuza yansıtmamaya çalışın.
- Çocuğunuzun eğer okulda matematik dersi ile ilgili sorun yaşıyorsa; ders öğretmeni ile temasa geçerek birlikte bu sorunu çözmek adına işbirliğine geçin.
Bu önerilerin yanı sıra bence üzerinde durulması gereken en önemli nokta çocukların karşılaştıkları bir sorun için uğraşmak adına ne kadar çaba gösterdikleridir. Sonuç ne olursa olsun onlara anlamak ve yapabilmek adına gösterdikleri uğraşın önemini vurgulamak onların motivasyonlarını olumlu yönde etkileyecektir.
Her çocuğun matematik alanında farklı yetenekleri vardır. Çocuklarınızın yeteneğinin doğru bir şekilde değerlendirilmesi ve beklentilerin bununla paralel olarak oluşturulması önemlidir. Gerçekçi olmayan beklentiler çocuğunuzda başarısızlık duygusunun yanı sıra sizlerin beklentilerini de karşılayamadığı için hayal kırıklığını da beraberinde getirir. Bu durum çocukların öğrenmesi üzerine olumsuz etki yapar ve başarılarını arttırabilecekleri noktada düşüş göstermelerine de sebep olabilir.
Tüm bunların yanı sıra bazı çocukların matematik alanında yaşadıkları sıkıntı daha farklıdır. “Diskalküli” olarak adlandırılan bu güçlükte; çocukların kendi yaşıtlarına göre daha az matematik yetenekleri vardır. Güçlükleri daha uzun sürer ve yaşadıkları problemleri öğretim yöntemleri veya diğer beyin işleyişindeki sorunlar ile açıklanamaz. Bu tip çocuklar matematik öğrenmeyi çok zor bulurlar. Bu problemin neden ortaya çıktığı ile ilgili birçok sebep var ve bu sebep her çocukta farklı olarak görülebilir.
Bazı araştırmacılar “diskalküli”nin arkasındaki temel sebebin, bu çocukların zayıf hafıza yeteneklerinin olmasına bağlarlar. Bazı araştırmacılar ise çocuklarda rakamların ne olduğunu anlamalarını sağlayan beyin sistemlerinin tam gelişmediğini düşünürler. Yani “3” rakamının “3” olduğunu anlayamazlar. Bu tip çocuklar için daha farklı öğretim yöntemlerinin ve yaklaşımlarının kullanılması gereklidir.
Çocuklarımızı küçük yaşlardan itibaren matematikle ilgili aktivitelerin içine katarak, onların ileriki yaşantılarında ki olumlu kazanımlarını da gerçekleştirmesi adına önemli bir adım atmış oluruz.
Psk. Dnş. Selda MUTLU
Yararlanılan Kaynaklar:
Şenay Bulut PEDÜK. “Altı Yaş Grubundaki Çocuklara Çoklu Zeka Kuramına Dayalı Olarak Verilen Matematik Eğitiminin Matematik Yeteneğine Etkisinin İncelenmesi.” Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi. Ankara 2007.