Yazılarımda genelde çocuklarına yeterince sınır koymamış anne-babalardan ve onların topluma uyum sağlamakta zorluk çeken çocuklarından daha ağırlıklı olarak bahsediyorum. Çünkü günümüzdeki temel anne-baba-çocuk ilişkisinde en sık bu probleme rastlıyorum. Ama her ilişki gibi, çocuk-ebeveyn ilişkisi de aileden aileye farklılıkların olduğu bir yelpaze ve bu yelpazenin içinde çok daha farklı anne-baba tutumları da var.
Neyi mi kastediyorum? Örneğin anne ve/ya babanın mükemmel çocuk özlemini ve sonucunda yarattığı kontrol ilişkisini…
Biraz daha detaylandırayım: Bazı anne ve babalar için çocuk sadece bir çocuk değil. O, anne ve babanın geleceğe bırakacağı bir “üst model”. Hani “Boynuz kulağı geçer” derler ya, işte bu anne-babaların çocuk yetiştirirken temel amacı boynuzun kulağı geçmesi. Amaç çocuğun mümkün olduğu kadar çok altın bileziğinin olması. Çocuğun o sırada ne istediği veya ne kadar zorlandığı birincil öneme sahip değil. Bazı anne-babalarda ise çocuğun illa bir konuda yetenekli olduğuna ve o yeteneğin derhal ortaya çıkması gerektiğine dair yerleşik bir inanış var. Bu anne-babaları en çok çocuklarını o dersten bu kursa götürürken görebilirsiniz.
Çocuklarını ilgilendiren her kararda bu ebeveynlerin seçimini ya da yönlendirmesini görürsünüz. Bu yönlendirme çocuğun ne giyeceğinden, herhangi bir zaman diliminde ne kadar üşüdüğünden başlar, meslek seçimlerine kadar gidebilir. Çocuğun da bir fikri vardır elbette, ama bu fikir ya göz ardı edilir, ya da çeşitli argümanlarla çürütülür. Sonuç? Ya onun yerine tüm kararlar alındığı için kendi kendine nasıl ayakta kalacağını bilmeyen kaygılı ve kayıp bir çocuk, ya da özgür olmak istediği için sürekli anne-babasıyla çatışan “aykırı” bir çocuk…
Şimdiye kadar yazdıklarım size çok tanıdık geliyorsa kırılmayın, kendinizi kötü hissetmeyin. Elbette ki çocuğunuz için en iyisini, daha iyisini istiyorsunuz. Çocuğunun güçlü olmasını istemek her ebeveyne özgü bir şey. Hele ki içinde bulunduğumuz çağda kaynaklar daha da kısıtlı ve onlara ulaşmak gittikçe daha iyi, daha hızlı, daha donanımlı olmayı gerektiriyor. Ama hırs ve rekabet, güçlü çocuklar yetiştireyim derken hayata dair tüm kararlarında anne ve babasına bağımlı çocukların yetişmesine önayak olan ya da sırf anne ve babasına tepkili olduğu için zor yollara sapan çocukların yetişmesine sebep olan anne-babalar yaratıyor.
Siz bugün bir seçim yapın ve farklı bir anne ya da baba olmaya çalışın. Yaşına uygun olacak basit seçimleri çocuğunuza bırakın. Bırakın o gün ne giyeceğine o karar versin. Siz sadece seçeneklerini elemesine yardım edin. Bırakın yaparken eğlendiği uğraşları olsun. Daha çok dinleyin, daha çok uzlaşın. Büyük kararları (örneğin o gün okula gidip gitmeyeceği, ya da boşanmış bir ailede çocuğun babayı ne zaman göreceği) her zaman siz verin, büyük sorumlulukları siz üstlenin ama onun da söyleyecek sözü varsa o sözü söyleme hakkı olsun.
Diğer bir deyişle, çocuğunuz mükemmel bir çocuk olmasın, ama savrulmasın da. Bu sizin elinizde.
Uzman Klinik Psikolog Nazlı Akay