Sanat Nedir?
Sanat, insanla nesnel gerçeklik arasındaki estetik ilişki olarak tanımlanmaktadır. Nesnel gerçeklik sanatçıda estetik biçimlerde yansır. Sanat insana, topluma ve toplumsal yaşama sıkı bir şekilde bağlıdır. Sanatta öz ve biçim, ulusallık ve evrensellik, soyutla somut, duyusalla düşünsel iç içedir ve birbirinden ayrılamaz. Tolstoy; “sanat insanın bir zaman duymuş olduğu bir duyguyu kendinde canlandırdıktan sonra aynı duyguyu başkalarının da duyabilmesi için hareket, çizgi, renk, ses ya da sözcüklerde belirlenmiş biçimler aracılığı ile onlara aktarmasıdır” diyerek tanım yapmıştır.
Sanatta yaratıcılık, yoktan var etmek gibi mistik ya da metafizik bir anlam içermemektedir. Sanatta yaratıcılık algı yetisi üzerinde bir imleme yetisi kazanabilmek, bunun için de sezgi gücünü kullanabilmek demektir. Yaratıcılık süreci üzerinde ilk ruhbilimsel gözlemler psikanalizin kurucusu Sigmund Freud ve izleyicilerinden gelmiştir. Sanatsal etkinliğin ilk dışavurumlarını çocuklarda aramak gerektiğini vurgulayan Freud, bu konuda şunları söylemiştir: “Oyun oynayan tüm çocuklar kendilerine özgü bir dünya yaratır; daha yerinde bir deyişle, yaşadığı dünyanın nesnelerini kendi beğenisine uygun olarak kurduğu yeni bir düzen içine yerleştirir. Böylece tıpkı bir sanatçı gibi davranır” (Freud, 1979).
Okul Öncesi Dönemde Sanat Eğitimi
İçinde yaşadığımız dünyanın bütünleşme ve tekleşme ya da başka bir deyişle küreselleşme hızını düşünecek olursak, bu dünyaya hazırlanacak yeni bireylerin kazanmaları gereken niteliklerin de bu bütünlüğe uygun olarak sürekli araştırılması, incelenmesi gerekmektedir. Sağlıklı, mutlu ve gelişmeye açık bir dünya kurmada, yetiştirilecek bireylere kazandırılması istenen özellikler ancak eğitimle sağlanabilir. Bu eğitim sadece resmi kurumlardaki düzenli örgün eğitimi değil, ailede verilen; beslenme, temizlik alışkanlıkları gibi en temel eğitimleri de kapsar. Örgün eğitimin daha ilk aşamasında, çocuğun özgür, mutlu ve yaratıcı olması hedeflerinde hem çocuğu güdüleyen hem de bu amacı gerçekleştiren en önemli araçlarından biri olarak sanat eğitimi gösterilebilir.
Çocuğun var olan yaratıcılığının geliştirilmesinde ilk basamağı oluşturan okul öncesi eğitim ve bu dönemde uygulanan sanat etkinlikleri büyük önem taşımaktadır. Çocuklar sanat çalışmasının anlamını keşfetmeye aktif olarak katıldıklarında entelektüel, sosyal ve duygusal yeteneklerini geliştirme fırsatı yakalarlar. Yeni dünya düzeninde yer alacak bireylerin sağlıklı, mutlu ve üretken olabilmeleri için okul öncesi eğitimde sanatın hazırlayıcı etkisi yadsınamaz. Sanatın tüm dalları; müzik, tiyatro, drama, görsel sanatlar okul öncesi seviyesinde düşünülmeli, planlanmalı ve uygulamaya başlanmalıdır.
Sanat eğitimi ile çocuk, doğa ile insanlar arasındaki ilişkileri tanır, yaşamın zenginliğini görerek yaratıcı özgün düşünce birikimiyle onun gelecekteki entelektüel gelişimine de olanak sağlar. Okul öncesi dönemde sanat eğitimi, uygun şekilde hazırlandığında çocukların yaratıcılıklarını geliştirmektedir. Her şeyden evvel çocuk, sanat etkinlikleriyle kendini keşfetme fırsatı yakalamaktadır. Duygularını ifade edemeyen çocuklar, sanat etkinlikleriyle kendilerini ifade etmekte, rahatlamakta ve özgün yeni ürünler oluşturarak kendini tanımaktadırlar. Okul öncesi sanat eğitimi incelendiğinde, çocukların sanatsal sezgi ve yaratıcılıklarını, öğrenme becerilerini ve algısal, bilişsel, duygusal gelişimlerini olgunlaştırdıkları görülmektedir.
Yalnızca bakmak değil “görmek”, duymak değil “işitmek”, elle yoklamak değil “dokunulanı hissetmek” yaratıcılık için gerekli ilk doğru algılama ve iz bırakıcı kavrama aşamalarıdır. Böylece çocukla kurulacak iletişimin ve etkileşimin yararı büyüktür.
Okul öncesi dönemde verilen sanat eğitimi, çocuklara bazı kavramların ve değerlerin kazandırılmasında oldukça etken bir yoldur.
- Ruhsal yön: Okul öncesi sanat eğitimi, çocuğun psikolojik gelişiminde olumlu rol oynar. Sanat eğitimi yoluyla çocuklara; iyiyi, doğruyu ve güzeli kavratarak sosyalleşmesi yolunca azımsanmayacak mesafeler alınabilir. Sanat eğitimi yoluyla ruhsal bakımdan doyum sağlayan çocuk, hem sağlıklı bir ruhsal gelişim hem de sağlıklı bir kişilik yapısı kazanma şansına kavuşabilmektedir.
- Kültürel yön: Sanat bir anlatım yoludur, anlatım ise dil ile gerçekleştirilir. Sanatsal anlatım ancak sanat diliyle ifade edilebilir. Sanat sayesinde çocuğun kendi ülkesi ve başka ülkelerde yaşayan insan topluluklarını ve onların kültürlerini anlayarak evrensel kültürün temelleri oluşturulur.
- Sosyal yön: Okul öncesi dönemde sanat eğitimi, çocuğa diğer çocuklarla beraberce mutlu yaşama alışkanlığını kazanmada yardımcı olur. Her çocuk çeşitli sanat etkinliklerinde yer aldığında, gerek şahsen ve gerek sorumlu bir üye olarak yaptığı grup çalışmalarında, bu amaca doğru yönelecektir. Bunun neticesi olarak da çocuk sosyalleşecektir.
- Zeka gelişimi: Sanat eğitimi, çocuğa yaşamı algılama, yorumlama, yaratıcılık ve düşünme sistemini geliştirme ve eğitme konularında etkili olacaktır. Zengin bir sanat eğitimi neticesinde çocukların sanat anlayışlarının ve yeteneklerinin gelişmesinin yanı sıra karşılaşacakları problemlerin ve olayların nedenini anlamada kolaylık sağlayacağını söylemek yanlış olmaz.
Son Söz
Günümüzde eğitim ve psikoloji alanındaki gelişmelerle klasik testlerin çocukların değerlendirilmesinde yeterli olmayacağı, onların potansiyel yeteneklerinin de ortaya çıkarılması gerektiği görüşü vardır. Bu görüşten yola çıkıldığında küçük yaşlardan itibaren çocuğun sanatla iç içe olması, tek yönlü bir eğitim – düşünce içerisine değil de çok yönlü bir eğitim içerisinde olması gerekmektedir.
Klinik Psikolog İdil Cemre Öztep