Hangimize sorsalar çocuğunuzun hangi özelliklere sahip olmasını istersiniz diye, çoğumuzun vereceği cevaplar arasındadır “özgüvenli”. Ancak, özgüvenden neyi kastettiğimizi biraz açmak gerek, çünkü, farkında olmadan sergilediğimiz bazı tutum ve davranışlarımız, özgüvenli yerine, güvensiz, ancak egosu şişik çocuklar meydana getirmektedir. Belki de bu noktada özgüveni irdelemeden evvel, güvensiz bireylerin özelliklerini sıralamakta yarar var diye düşünüyorum.
- Sürekli onay bekleyen,
- Başaramama ihtimalinde bile geri çekilen,
- Eleştiriyi kaldıramayan,
- Alışkanlıklarından vazgeçmeyen,
- Yeniliklere kapalı,
- Hayır diyemeyen,
- Duygu ve düşüncelerini ifade etmekte zorlanan,
- Bağımlı ilişki kuran,
- Seçim yapamayan, karar veremeyen...
Liste daha da uzatılabilir, ancak herkesin kafasında genel profil oluştu sanırım. Şunu unutmamak gerekir ki hepimiz zaman zaman güvensizlik yaşarız. Ayrıca güvendiğimiz becerilerimiz olduğu gibi, kendimizi yeterince iyi bulmadığımız yanlarımız da vardır. Bu çok doğaldır. Önemli olan, kişinin artılarıyla, eksileriyle kendisinden hoşnut olabilmesidir. Şimdi gelelim özgüvenli çocuk yetiştirirken anne baba olarak yapabileceklerimize…
- Pozitif bir aile ortamı yaratalım.
Sevginin ve koşulsuz kabulün hissedildiği, birbiri için zaman ayrılan aile ortamında yetişen çocuklar, varlıklarının değerli olduğu ve fikirlerinin önemsendiği duygusunu yaşarlar. Bu da özgüven için olmazsa olmaz bir zemindir.
- Çocuğumuzu iyi tanıyalım.
İlgileri, yetenekleri, yapabilirlikleri ve sınırlılıkları konusunda ne kadar bilgi sahibi isek beklentilerimizi o kadar gerçekçi ortaya koyabilir, güçlü olduğu alanlarda onu yönlendirebilir ve destek noktalarında ihtiyacı olanı sunabiliriz.
- Duygu ve düşüncelerini dile getirmesine olanak sağlayalım.
Aile ortamında kendini ifade edebilme hakkı tanınmış çocuklar, başka ortamlarda da güçlü var olabilirler.
- Yaşına ve yapabilirliğine uygun sorumluluklar verelim.
Özgüven, kişinin yapabilirliğine olan inancı ve pozitif kendilik algısı olduğuna göre, küçük yaştan itibaren yerine getirdikleri her sorumluluk ciddi bir pratik şansı yaratır.
- Seçim yapma, karar verme ve çözüm üretme fırsatları verelim.
5 yaşındaki bir çocuğa hangi okula kaydının yapılmasını istediğini sorup bu doğrultuda karar vermek, çocuğu güçlendirmek değil, ebeveynlik sorumluluğunu üstlenmemek anlamına gelir! Bunun yerine, “kahvaltıda tost mu yemek istersin yoksa yumurta mı?” ya da 3 tişört gösterip “bugün hangisini giymek istersin?” vb seçimler çocuklardan beklenmelidir. Sorun durumlarında da “biliyorum kolay değil, sana destek vermeye hazırım ama sorunu senin adına çözmeyeceğim” mesajı verilmelidir.
- Kullandığımız dile dikkat edelim.
Çocuklar bilmelidir ki, “iyi bir şey yaptığımda takdir edilirim, hata yaptığımda ise yol gösterilir”. Övgü sözcükleri sarf ederken abartıdan kaçınılmalıdır. Örneğin, “hayatımda gördüğüm en güzel resim” yerine, “renkleri kullanış biçimine bayıldım”. Hatalı davranış karşısında verdiğimiz geribildirimler kişiliğine yönelik değil, davranışına yönelik olmalıdır. Örneğin, “bir şeyi de doğru yap” yerine, “bir dahaki sefere bu konuda daha özenli davranmanı bekliyorum”.
- Sonuca değil, sürece odaklanalım.
Potansiyeline değil, gösterdiği çaba, verdiği emek ve kolay kolay pes etmeyişi üzerine vurgu yapılan çocuklar her başarısızlığı “şimdilik olmadı” şeklinde kabul ederler. Dolayısıyla motivasyonları kırılmadan denemeye devam ederler.
- Onu başkaları ile kıyaslamayalım.
Çocuk için itici güç olması amacıyla sarf edilen her kıyaslama cümlesinin tam tersi etki yarattığı ve benlik algısını zedelediği unutulmamalıdır.
- Bir hobi kazandıralım.
İlgisi ve yeteneği doğrultusunda yönlendirilen ve desteklenen çocukların elde ettikleri her başarı, bu konuda akranlarından aldıkları her beğeni cümlesi özgüvenlerine katkı sağlar.
- Kendi özgüvenimiz üzerinde çalışalım.
Unutmayalım ki bizler çocuklarımızın büyüme sürecinde aynaları gibiyiz. Bizden gördükleri, duydukları ve hissettirdiklerimiz ile şekilleniyorlar. Özgüvenli ebeveynin özgüvenli çocuk yetiştirme olasılığı daha yüksektir.
Son söz olarak, başkalarının varlığına, başarılarına saygısı olan, kendini değerli gören ve yapabilirliğine inancı yüksek çocuklar yetiştirmek dileğiyle…
Psk. Dan. Yelda ARSLAN