Üniversite yıllarında ders sırasında üzerinde durduğumuz araştırma örneklerinden birini sizlerle paylaşmak istedim. Bu örneği seçme nedenim de çocuk ve ergenlerin her şeyin kendi istekleri doğrultusunda olması ve yaptıklarının karşılığını hemen görme arzusunda olmaları gözlemiydi.
1960`larda yapılmış bir deneyde araştırmacılar sırayla dört yaşındaki çocukları, içinde tek bir şekerleme olan tabağın bulunduğu odada tek başına bıraktılar. Çocuklara eğer isterlerse şekerlemeyi yiyebilecekleri; ancak eğer araştırmacının dönüşünü beklerlerse kendilerine bir tabak dolusu şekerleme verileceği söylendi. Bazı çocuklar fırlayıp tek bir şekerlemeyi mideye indirdi; diğerleri ise baştan çıkarıcı bu duruma direnmeyi başarıp bir tabak dolusunu elde etmek istedi. Yirmi yıl sonra araştırmacılar, bu deneyde kullanılan denekleri buldular ve iradelerini kullanıp daha fazla şekerleme kazanan çocukların, dürtüsel davranan gruba göre daha başarılı ve mutlu hayatlar sürdükleri ortaya çıktı.
Çocuklar küçük yaşlardayken ben merkezci düşünme eğilimindedirler ve isteklerinin koşulsuz olarak gerçekleştirilmesini beklerler. Çocuğun bakımından sorumlu olan kişiler (anne, baba, bakıcı, büyükanne, büyükbaba...), çocuğun istediği bir şey olduğunda örneğin oyuncak, şekerleme, çikolata vb. genellikle hemen vermek için harekete geçerler. Bunun altında çocuğu üzmemek, çocuğun canının çektiğinin düşünülmesi, çocuğun eğer isteğini gerçekleştirmezse onu artık sevmeyeceği yönünde tehdit etmesi gibi sebeplerden dolayı isteği karşılanır. Çoğu zaman da bu davranışın uzun vadede sonuçlarının neler olabileceği üzerinde düşünülmez ve sürekli tekrarlanması ile çocukların zarar görebileceği akıllara getirilmez. İstediği her şeyin istediği anda gerçekleşmesine alışan çocuk beklemeyi, hayır denmeyi, hazzı ötelemeyi öğrenmekte sorun yaşar. Keyif alınması gereken şeyler için çaba harcaması gerektiğini anlayamaz. Kendi isteklerinin diğer kişilerin isteklerinden daha ön planda olduğunu düşünür. Bu davranış pekiştirilip artık önüne geçilemez bir noktaya gelindiğinde de, anne babaların çocukların hiçbir şeyden mutlu ve tatmin olmadıkları yönünde sitemlerini duymaya başlarız.
Peki çocukların istediği şeyleri hiçbir zaman yapmayacak mıyız? Tabii ki hayır. Bunun sınırı nerede olacak, nasıl anlaşılacak? Çocuğunuz daha küçük yaşlarda ise belli davranışların kazandırılması için daha avantajlı durumdasınız çünkü yaş büyüdükçe gerçekleşen öğrenmenin söndürülerek yerine yeni bir davranışın kazandırılması için daha çok zaman ve emek gerekir. Genellikle buna başlayan anne babalar bir süre sonra pes ederler ve yapamıyoruz diyerek aslında sonuca çok yaklaşılan bir noktada bırakırlar. Çocuklarınızla çatışma yaşadığınız durumlarda örneğin bir oyuncak alınması için ısrarcı oluyor ve kendini yere atıyorsa, sizin onu almamanızın nedenini bildiğinden emin olmanız önemlidir. Çünkü sizin yerinize başka büyükleri ile şansını denemeye de çalışır. Bu yola girdiyseniz çocuğun çevresinde yer alan diğer kişilerin de sizlerle aynı tutum içerisinde olmasını sağlamanız gerekir. Çocukta bir anda bu davranışın ortadan kalkmasını beklememeniz gerektiğini de yeniden hatırlatmak isterim. Bunun yanı sıra oyuncak, şeker vb bir şeyin alınması ile yol katettiğimizde bunun diğer alanlarda da örneğin yemekten önce de tatlısını yemek istemesinin de değişeceği yönünde bir beklenti içine girilmemesi önemlidir.
Tutarlılık içinde devam eden bir sürecin sonunda çocuklar kendilerini denetlemeye başlayabilirler. Burada yine uzaktan kontrol ederek, çocukları takip etmekte fayda vardır. Yine çocukta istenilen davranışın yerleşmesi için onay ve takdir görmesi de kalıcılığını arttıracaktır.
Yukarıda bahsettiğim deneyi izleyip gülümsemek isterseniz aşağıdaki linki izleyin https://www.ailedenokula.com/portal/videos/5/8/joachim-de-posada-diyor-ki
Psk. Dan. Selda MUTLU